The Guardian’a konuşan Sara isimli bir bölge sakini kendisinin ve ailesinin kendi evlerinde her zaman tam giyinik olmak zorunda olduklarını dile getirdi.
Uluslararası Af Örgütü’nün Otomatik Apartheid adlı raporuna göre, Filistinlilerin sosyal olarak toplanıp gösteri düzenleyebildikleri tek kamusal alanlardan biri olan Şam Kapısı’nda Filistinliler her an izleniyor. Gözetleme kameralarının arkasındaki satıcılar arasında, ABD’nin soykırım olarak sınıflandırdığı şeye yardım etmekle suçlanan bir şirket de var: Hikvision. Merkezi Çin’in Hangzhou kentinde bulunan şirket, dünyanın en büyük video gözetim ekipmanı üreticilerinden biri. Uluslararası insan hakları grupları arasında zaten kötü bir üne sahip olan şirket, Çin’in Uygur etnik azınlığına yönelik baskılarına ortak olduğu gerekçesiyle ABD tarafından kara listeye alınmış ve İngiltere tarafından da güvenlik tehdidi olarak tanımlanmıştır.
KAMERALAR İSRAİL POLİSİ TARAFINDAN İŞLETİLİYOR
Af Örgütü, Doğu Kudüs’teki eski şehirde düzinelerce Hikvision cihazı tespit etti; bunların yaklaşık 40’ı güvenlik altyapısında ve Silvan mahallesindeki yasadışı yerleşimlerde bulundu. Cihazlar İsrail polisi ve özel yerleşimciler tarafından işletiliyor. Başta Şam Kapısı, Ermeni mahallesi, Müslüman mahallesi ve Silvan olmak üzere Doğu Kudüs’ün eski şehri ve çevresindeki askeri altyapılara ve yerleşim alanlarına monte edildi. Hikvision, Uygur halkını otomatik olarak tespit edeceğini iddia ettiği yüz tanıma özelliklerini pazarladı. Ayrıca herhangi bir kişinin yüzünün görüntüsüne dayanarak etnik kökenini, yaşını ve ırkını ayırt etmeyi amaçlayan özelliklerin de reklamını yaptı. The Guardian’ın haberine göre Hikvision, polis müşterilerinin kameralar “kamuya açık alanlarda düzeni bozmak için kalabalık toplanması”, “yasadışı toplanma, alay, gösteri” ve “dilekçe verme” tehdidi gibi her türlü protesto faaliyetini tespit ettiğinde alarm kurmasını sağladı. Hikvision, Af Örgütü’nün ürünlerinin kullanımına ilişkin raporuna yanıt vermedi ya da şirket yayın için zamanında kayıt içi bir yanıt vermedi. Ancak Hikvision daha önce Guardian’a verdiği demeçte Birleşik Krallık’ta ve faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde yürürlükteki tüm yasa ve yönetmeliklere tam uyum sağlamak için sıkı bir şekilde uyduklarını belirtmişti.
ŞİRKETTEN ‘İNSAN HAKLARINI İHLAL ETMEDİK’ AÇIKLAMASI
Şirketin yaptığı resmi açıklamada ise “Hikvision hiçbir zaman bilerek ya da kasıtlı olarak insan hakları ihlalinde bulunmamıştır ya da kasıtlı olarak göz ardı ederek hareket etmemiştir ve gelecekte de asla böyle bir şey yapmayacaktır” denildi. Raporda, Batı Şeria’da konuşlandırılan ve kutudan çıkar çıkmaz insan ve araç tanıma özelliklerine sahip olan belirli ürünler tespit edildi. Af Örgütü tespit edilen tüm ürünlerde yüz tanıma özelliğinin etkinleştirildiğini kesin olarak teyit edemedi, ancak araştırmacılar kameraların potansiyel olarak yüz tanıma araçlarıyla birlikte kullanıldığından endişe duyduklarını söyledi. Af Örgütü müfettişleri kameraların, İsrail polisi tarafından işletilen ve Doğu Kudüs’ün tamamını kapsayan yüz tanıma sistemli gözetim ağı Mabat 2000’e bağlanma riskinin yüksek olduğunu belirtti. Bu geniş gözetleme sistemi İsrailli yetkililerin protestocuları tespit etmesini ve Filistinlileri sıradan günlük faaliyetlerini sürdürürken bile sürekli gözlem altında tutmasını sağlıyor olduğu iddia edildi.
MAHMOUDİ: ” BU TEKNOLOJİLER FİLİSTİNLİLERİN HAREKET ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLAMAK İÇİN”
Uluslararası Af Örgütü’nün yapay zeka ve insan hakları araştırmacısı Matthew Mahmoudi, sonuçta Filistinlilerin her fırsatta izlendiklerini bilmek için kameraların yüz tanıma özelliğini kullandığını görmelerine gerek olmadığını söyledi. Washington Post, 2021 yılında Batı Şeria’daki 3 milyon Filistinlinin tamamının görüntülerini ve tüm bilgilerini içeren Wolf Pack adlı geniş bir veri tabanının varlığını ortaya çıkardı. Mahmoudi, “Bu teknolojiler Filistinlilerin hareket özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılıyor. Özellikle, hareket etme, işe erişim, eğitime erişim, tıbbi tesislere erişim kabiliyetiniz, yüz tanıma gibi yapay zeka tabanlı gözetimin kullanımına bağlı olarak engelleniyor. Teknolojinin, Doğu Kudüs’teki Silvan gibi yerlerde yaşayan Filistinlileri, genişleyen yasadışı yerleşimlere karşı direnmekten ve muhalefet etmekten caydırmak için nasıl kullanıldığını görüyoruz. Aile yaşamları ve gündelik sıradan eylemleri bile, Filistinlilere uygulanan apartheid’ın temelini oluşturan bu her yerde bulunan gözetim aygıtı karşısında aniden direniş eylemlerine dönüşüyor” ifadelerini kullandı.
patronlardunyasi.com
